0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Laparoskopi cerrahisi ameliyatları farklı çeşitlerde yapılmaktadır. Öncelikle birincil olarak tanısal laparoskopi bulunmaktadır. 1980’ li yılların ortaların doğru laparoskopi sadece hastalığa bir tanı konulmak üzere kullanılmaktaydı. Gelişen teknolojik gelişmeler sonucu önemli aşama kaydeden laparoskopi cerrahisi artık ameliyatlarda kullanılmaktadır. Tanım olarak öyküsünde ve muayenesinde herhangi bir anormal durum olmayan kadına kısırlığın nedenini ortaya koymak ortaya koymak amacıyla yapılan laparoskopidir. Öyküsünde, daha sonrasında başlayan şiddetli adet ağrıları, cinsel ilişki sırasında vajinal bölgede oluşan ağrı, geçirilmiş karın ameliyatı (kist veya miyom alınması, dış gebelik çıkarılması, apandisit vb.), cinsel yollarla bulaşabilen enfeksiyon (bel soğukluğu, klamidya, pelvik inflamatuvar hastalık gibi), rahim içi araç (spiral) kullanımı olmayan bir kadında, muayene ve ultrason bulguları ve rahim filmi (HSG) de normal ise laparoskopi yapıldığında görülebilecek kayda değer herhangi bir hastalık olmaycaktır.

İkincil olarak laparoskopi cerrahisi, muayene ve görüntüleme teknikleri ile saptanan bir hastalığın tedavisi veya hastalıklı organın alınmasına yönelik olarak yapılan laparoskopik uygulamalarıdır. Daha önceden geçirilmiş olan enfeksiyonlar veya pelvik cerrahi genellikle tüp ve yumurtalığın ilişkisini bozan yapışıklıklara sebep olur. Yapışıklıkların ince ve teknik olarak açılabilecek durumda olmaları durumunda ise Adezyolizis ismi verilen laparoskopik yapışıklık açma işleminden fayda görülebilir. Tüp ve yumurtalıklar arasındaki normal ve anatomik olan ilişkinin tekrar sağlanmasından sonra kadının yaşı ve ek kısırlık faktörlerinin olup olmamasına bağlı kalınarak %30-60 arasında gebelik oranları bildirilmektedir.

Yapışıklıkların çok yoğun bir şekilde oluştuğu durumlarda ise açılma işlemine takiben tekrar yapışma olasılığı yüksek olduğundan gebelik oranları düşmektedir. Laparoskopi sırasında kapalı olan tüplerin de açılma olanağı vardır. Özellikle de karın bölgesindeki boşluğa açılan kesi kısmından tıkalı olan tüpler (hidrosalpinks) adı verilen bir işlem ile açılabilmektedir. Tekrar kapanmayı zorlaştırmak amacıyla bu uçlarda yer alan fimbrialar ince sütürlerle (dikişlerle) tutturularak Fimbrioplasti yapılır. Tüpün iç tabakasının hasarı durumuna, tüpün çeperinin kalınlığına ve çevre yapışıklıkların varlığına göre tekrar kapanma oranları %30-100 arasında seyretmekte olup gebelik oranları da %10-70 arasında değişmektedir. Tüplerin açılmasının olanaksız olduğu durumlarda ise daha sonraki tüp bebek uygulamasına hazırlık olarak yine tüpler alınmalıdır. Tıkalı olan tüplerin yerinde bırakılması tüp bebek uygulamasındaki gebelik oranlarını düşürerek olumsuz yönde etkilemektedir.

Üçüncül olarak ise laparoskopinin en sık kullanıldığı hastalıklardan biri endometriosistir. Endometriosis hastalığı rahim içini çevreleyen hücrelerin rahim dışında yerleşmesi ve üremesi ile ortaya çıkar. Bu hastalık en sık olarak periton adı verilen karın zarı ve yumurtalıkların bulunduğu bölgeyi çevreler. Ayrıca rahim ve kalın ve bağırsak arasındaki bölgeye yerleşerek ağrılı lezyonlara sebep olur. Bu oluşan ağrılı lezyonlara derin yerleşimli emdometriotik lezyonlar (deep infiltrating endometriosis, DIE) denir. Cinsel ilişki sırasında vajinal bölgede sürekli bir şekilde ağrı yaratıp yaşam konforunu etkiler.